Einstein, “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür ama hayal gücü her yere götürür.” demiş. Şimdi, bence bilim ile sanat arasında çok benzerlik var. Ama bir miktar farklılık da var. Galiba bilim, insanların hayatta kalmalarına, daha uzun yaşamalarına yardımcı oluyor. Yaşam kalitelerini artırıyor, hastalıklardan koruyor. Ama aynı bilim çokça da insanları öldürüyor. Bombalar yapılıyor, büyük silahlar yapılıyor. Bilim hem yaşatır, hem öldürür. Hem yaşam kalitenizi artırabilir hem de tümden yok edebilir.
Ancak sanat ise galiba öldürmüyor. Sanat yaşam kalitenizi artırır, güzel bir dünya içinde yaşamanızı sağlar. Bana öyle geliyor ki, bilim tek bir doğruyu bulmaya yöneliktir. Doğru bir şey vardır, A noktasından B noktasına gidersiniz. Sanatta ise yaratıcılık vardır. Kimse şöyle bir şey diyemez:
“Eğer Beethoven 9. senfoniyi bestelemeseydi, birisi nasıl olsa çıkıp bestelerdi.” Ya da Leonardo Da Vinci, Mona Lisa’yı yapmasaydı, birisi yapabilirdi.” diyemezsiniz. Onlar olmasa o eserler ortaya çıkmazdı. Ama şunu söyleyebiliriz:
“Eğer Pasteur kuduz aşısını keşfetmeseydi, şimdiye kadar nasıl olsa birisi keşfederdi.” Ya da “Yerçekimi kanunu Newton bulmasaydı, yani birileri çoktan bulurdu.” Bunu diyebiliriz. Bilimde yaratıcılık vardır ama genelde tek bir doğru vardır. Birisi olmazsa diğeri onu bulur. Ama sanatta öyle değil. Şu müziği, şu eseri, şu romanı, Savaş ve Barış’ı Tolstoy olmasaydı nasıl olsa biri yazardı, diyemeyiz. Bu galiba, sanatın bilime üstünlüğü.
Çocuklar spontandır, doğaldır, yaratıcıdır. Onların spontanlıklarını, yaratıcılıkarını bastırmayalım.