Ne söylediğimiz önemlidir ancak nasıl söylediğimiz bazı durumlarda galiba daha da önemlidir. Bir müdürün elemanına ne söylediği tabii ki önemlidir ya da öğretmenin öğrencisine ne söylediği önemlidir. Ancak bunun hangi üslupla, ne şekilde söylendiği de önemlidir.
Bugüne kadar sıklıkla, “Efendim, bir kahve almaz mıydınız?” dendiğini duymuşumdur. Bu çok nazikmiş gibi gözüken bir ifade…
“Bir kahve almaz mıydınız?”
Bu soru karşısında “evet” diyen bir kişi görmedim. Çünkü soru negatif. Tabiri caizse soruda meymenet yok! Bu kötü bir soru. Daha iyisi: “Kahve alır mıydınız? Daha da iyisi: “Kahvenizi nasıl alırsınız?”
Şu kahveyi içebilmem için bana, nasıl istediğimin sorulması gerekiyor. Yani bu şekilde sorarak şunu demek istiyor ev sahibi:
“Kahve yapmaya kesin niyetliyim, yalnız söyle şekerli mi şekersiz mi?”
Şimdi çocuklarımıza ne öğrettiğimiz önemlidir ama nasıl öğrettiğimiz de önemlidir. Bir savaşı, bir Preveze Savaşı’nı sadece bir paragraf olarak da okutabilirsiniz okulda ama müsaitse havuzda küçük kâğıttan kayıklar yaptırıp olayı dramatize ettirebilirsiniz.
Ne söylediğimiz önemlidir ancak hangi üslupla söylediğimiz her zaman daha önemlidir. Çocukta merak uyandıracak, onu olayın içine çekecek bir üslup yaratmak önemlidir.